"Dzeko, asıl görevin gol atmak"

1 hafta önce 27

Penaltılarla kaybedilen Konferans Ligi çeyrek final maçının moral bozukluğu vardı takımda. Moral bozukluğundan da öte yorgunluk. İsmail Kartal ilk Olympiakos maçında rotasyona gitmişti ama asıl rotasyona sokulması gereken ve yedeği takımın en hazır isimlerinden biri olan Edin Dzeko'yu sürekli onbirde oynatma hatasında bulunmuştu. Aslında turun da gitmesinde, Sivas'ta iki puan kaybedilmesinde de en önemli etkenlerden biri sadece Dzeko odaklı bir onbir oluşturulmasıydı.

Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi finali oynayan, İtalya Kupası'nı kazanan Inter'de Simoene Inzaghi Dzeko'yu onbirde kullandığı maçlarda Lukaku'yu oyuna alıyor, Lukaku'yla başladığı maçları da Dzeko'yla bitiryordu. Inter'de Tadic yoktu ama Lauturo Martinez gibi çok etkili bir forvet vardı.

1 yıl daha yaşlanmış Edin Dzeko sezonun ilk yarısında takımın ve belki de ligin en iyisiydi. Hala etkili bir forvet. Buna karşın 60-65 dakika sahada tutulursa çok daha fazla verim alınabilecek bir oyuncu. Özellikle de 10 günde oynadığınız 3 kritik maçta.
Olympiakos deplasmanında 90 dakika sahada kalması ve Batshuayi'nin oyuna sokulmaması, daha sonraki Karagümrük, Olympiakos rövanşı ve Sivas deplasmanında da onbirde olması 37 yaşına gelmiş bir oyuncu için çok ağır bir yüktü. Ve Boşnak yıldız bu yükü kaldıramadı...

Dzeko'yla devam edelim...
Saha içinde bir santraforun ana görevi gol atmaktır. Takım en uçtaki oyuncudan gole en yakın isim olmasını bekler ve mümkün olduğu kadar kaleye yakın yerlerde topla buluşturulur.
Dzeko aşırı maç yorgunluğundan da olabilir veya fiziksel olarak artık temposu düştüğü için de böyle davranıyor olabilir. Hangi nedenle olursa olsun Dzeko kale önünü çok fazla boş bırakıyor. Sürekli taç çizgisine, orta yuvarlağa doğru gelip oyun kurma telaşında. Hatta 
Çok gereksiz ve aslında kimse söylemese de takıma zararlı davranış bunlar.
Sosyal medyada, rakip atakteyken kendi kalesine doğru 60-70 metre geriye dönmesi büyük bir hareket gibi aktarlıyor ama Dzeko son maçlarda kaleye şut çekme veya etkili alanda topla buluştuğunda boş arkadaşına topu aktarmada zaaf yaşıyor.
Dzeko ileride, kaleye mümkün olduğu kadar yakın olmalı ve rakip stoperlerin çok rahat ileri çıkmasına engel olmalı. İstasyon görevi elbette görecek. Bunu da çok geri gelmeden yapmalı.

Maçları tekrar izlediğinizde Szymanski'deki düşüşün de, Tadic'in asist sayısının azalmasının da en önemli faktörünün Dzeko'nun ağırlığından ve temposuzluğundan kaynaklandığı ortada.
Belki de sadece bu yüzden Michy Batshuayi Süper Lig'in en kısa sürede en çok skora dokunan oyuncusu. İlk onbire koyulduğu Avrupa maçlarında çok başarılıydı. Dzeko'nun olmadığı Kayseri deplasmanında hat-trick yaptı.

İsmail Kartal hem Avrupa'yı kaybetti, hem de ligde puan farkı açıldı...
Bundan sonra amaç sadece şampiyonluk.
Bu hedefi yakalaması için Edin Dzeko'nun eski skorer görüntüsüne dönmesi gerekiyor. Szymanski'nin skora dokunması gerekiyor.
Tüm bunlar daha aktif, hareketli ve ceza alanına yakın bir santrafor oyunundan geçiyor.
Unutmayın... Bu takım gitti denilen Rize maçını bile Dzeko-Serdar Dursun ikilisin kaleye yakın oyunuyla çevirdi. Hem de çamur deryasında!

Şampiyonluk yarışı son haftaya kadar sürecek. Galatasaray'ın artık kolay maçı kalmadı.
Fenerbahçe son maça kadar takım oyununu sürdürmeli ve camianın özlediği şampiyonluk kupasına ulaşmalı.
Kaptan Edin Dzeko ve arkadaşlarına güveniyorum...
Daha fazla rakibe baskı yapan, ceza alanına yakın oynayan ve birlik olan bir Fenerbahçe bekliyorum.
Beşiktaş derbisinden başlayarak kalan 5 maçta görmeyi arzuladığım Fenerbahçe bu.
Birlik içinde baskı yapan ve ampiyonluğa inanan bir takım...

Tum Makaleyi Oku