İstanbul’daki en eski dilimli kubbe

1 hafta önce 41

Dilimli kubbenin kurşunla kaplı hali, Dilimli kubbenin içi, Hayri Fehmi Yılmaz

Dilimli kubbenin kurşunla kaplı hali, Dilimli kubbenin içi, Hayri Fehmi Yılmaz

Bizans ve Hristiyan sanatının başyapıtı sayılan, inşası Milattan Sonra 6. yüzyıla dayanan Kariye Camii, 2012’de başlayan restorasyon çalışmalarının ardından cami olarak açıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün himayesinde yürütülen çalışmalar sonrası asıl işlevine kavuşan caminin tarihi de ortaya çıktı. Osmanlı dönemindeki kullanımına uygun şekilde hazırlanan caminin tüm alanları ziyaretçiler tarafından görülebilecek. Sanat tarihçisi ve Kariye Camii Bilim Kurulu Üyesi Hayri Fehmi Yılmaz, restorasyon sürecinde ortaya çıkan bilgileri ve uygulanan detayları Yeni Şafak ile paylaştı.

KUBBELER İSLAM-BİZANS SANATININ NİŞANESİ

Yapıya ilişkin en önemli detayın Narteks kısmının üzerinde yer alan kubbeler olduğunu söyleyen Yılmaz, “Narteksin üstündeki iki kubbe düz kurşun kaplıydı. Kaldırıldığında, özgün halinin dilimli kubbe olduğu görüldü. Bu çok heyecan verici bir şey. Tahminen bu dilimli Bizans kubbelerini Osmanlı depremlerden sonra düzeltmiş ve öyle kalmış. Bu iki kubbe, İstanbul’daki en eski dilimli kubbe. Bu dilimli kubbeler muhtemelen 14. yüzyıl Anadolu Selçuklu, Artuklu ya da İlhanlı etkisiyle şekillendi. Bizans sanatında böyle bir şey yoktur. İçerisinde olağanüstü mozaikler muhafaza ettiği için değiştirilip değiştirilmemesi tartışıldı. Ama enteresan bir kültürel iz olduğu için restorasyonda açığa çıkarıldı. Bu İslam-Bizans sanatı ilişkilerinde bir nokta olarak gösterilecek bir şey. Mardin’de de dilimli Artuklu kubbelerini görüyorsunuz, ama İstanbul’da da bir tane çıktı” diye konuştu.

OSMANLIDAN BERİ MÜDAHALE EDİLMEDİ

Yedi asırdır ayakta olan yapının restorasyona ilişkin detaylar veren Yılmaz, “Yapı üç etapta restore edildi. Ömrünü uzatabilmek için gergiler çekildi, zemin araştırmaları yapıldı, önüne bir takım kazıklar çakıldı. Kubbenin bir kısmı sıvanmadan bırakıldı. Aşınmaya karşı üst örtü sıvanarak koruma altına alındı. Mozaikler ve freskolar temizlendi, konservasyonu yapıldı. Yapının en önemli özelliği Osmanlı döneminden beri hiçbir müdahalenin olmaması” dedi.

ÇALIŞMALAR FOTOĞRAFLARDAN YÜRÜTÜLDÜ

Kariye’nin müze öncesi haline ilişkin ellerinde fotoğraflardan başka hiçbir kaynak bulunmadığını ifade eden Yılmaz, restorasyon süresince önemli bir belgeleme yapıldığına da işaret etti. Bilim kurulu üyesi, yapının tamamının ziyaret edilebilir olduğunun altını çizerek şunları dile getirdi: “Fotoğraflardan gördüğümüz kadarıyla Bizans devrinde Narteks olarak anılan koridorlar, Osmanlı döneminde halı kaplı değildi. Yani orada ibadet edilmiyormuş ve

mozaiklerin çoğu açıkmış. 16. yüzyılda buraya gelen Petrus Gyllius ve Stephan Gerlach gibi önemli seyyahlar bir takım resimler gördüklerini anlatıyor.”

OSMANLI’DA DA RESİMLER AHŞAP KAPAKLA GİZLENMİŞ

Bizans’ta Naos alanı, Osmanlı’da ise harim olarak anılan ibadet alanında bulunan üç resmin nasıl gizleneceği merak ediliyordu. Duvar mermeriyle aynı dokuda hazırlanan perdelerle gizlenen resimler dikkatli gözlerden kaçmıyor. Osmanlı’da mihrap yönünde olan figürler için basit ahşap bir kapı yapıldığını söyleyen Fehmi Yılmaz, “19. yüzyıl fotoğraflarında; mihrabın karşısında, kapının üzerindeki sahnede bir örtü görülüyor. Anlaşıldığı kadarıyla fotoğraf çekileceği zaman toplamışlar. Bugünküne çok yakın bir uygulama. Dünyada böyle örnekler çok az” cümlelerini kurdu.

#Tarih

#Mimari

#Tarihi Yapı

#Kariye Camii

Tum Makaleyi Oku